Çayın Dünya Turu : Rusya

 

Semaver kelimesinin kökenini bilmiyorsanız, Rusya’da çay içmemişsiniz demektir. “Çayın Dünya Turu” serimizin son durağında, bu kez Rusya’dayız. Çarlık Rusya’sının tüm ihtişamını taşıyan bir dönemde, çayla tanışan Ruslar, kendi karışımlarıyla çay dünyasına en büyük katkıyı yapan uluslardan birisi aslında.


19. yüzyılın sonunda, Rus İmparatorluğu’nun sınırları genişledikçe, çayı günlük hayatlarında tüketmeye başlayan Ruslar, Rus bozkırlarının buz gibi havasını, semaverlerinde tüm gün demledikleri sıcacık çaylarıyla ısıtmaya başlamışlar. 20.yüzyılın başlarında da, çaylarına sıcak bölgelerden getirdikleri turunçgilleri ekleyerek, yepyeni “blend”ler oluşturmaya başlamışlar.


Çoğumuz, günümüzün en popüler çay markalarından biri olan Kusmi’nin 1867’de, St. Petersburg’da kurulduğunu bilmeyebilir. Bugün Kusmi’nin en çok satan blend’lerinden “Prince Vladimir”, 1888’de o zamanlar prens olan Rus Çarı Vladimir için özel olarak Earl Grey, turunçgiller ve vanilya karıştırılarak hazırlanmış.


Bakır semaverlerde ideal ısısında demlenen çaylar, zamanında Sovyet sömürgesi olan komşularımız Gürcistan ve Azerbaycan’da yetiştirilen siyah çayların ve Çin’in Yunnan, Fujian ve Şezvan bölgelerinden getirilen çaylarla harmanlanarak hazırlanır, metal hazneli cam bardaklarda servis edilirmiş. Kusmi ilk kurulduğu dönemlerde, çayın Rusya’nın soğuk havasına dayanması için, yün mendillerle üzerini kapatırlarmış.

Kışın bu soğuk havaları da, anneme Tikina markalı yün mendil örmesini istemek için ideal. Hepinize çayı bol, sımsıcak bir gün dilerim.


Yorum bırak

Tüm yorumlar yayınlanmadan önce onaylanacaktır.